ANTİKACI DÜKKANI

Muharrem ayının onuncu günü yapılan güzel bir tatlı aşure. Efsaneye göre Nuh Peygamber’in gemisinde kalan son erzakın karıştırılarak tatlı bir çorba şeklinde pişirilmesidir. Müslüman aleminde ve Türklerde muharrem ayında pişirilmesi gelenek halini almıştır. Birçok bakliyatı bir araya katıp lezzetli ve doyurucu bir tatlı ortaya çıkarmaktır maharet. Amacı ise en az yedi haneye, eşe dosta ikram etmek, ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktır. En az on iki çeşit bakliyat ile yapılması adettendir. Ayrıca birçok yaş ve kuruyemiş ile baharatlar ilave edilmektedir.
Ben tatlıyı çok seven biri olarak ve mutfakta yakalamak istediğim mükemmel lezzetlerden dolayı aşure ile fazlaca haşır neşir olmuş aşçılardan biriyim. Her yaptığımda kendimle yarışarak kırk bir çeşit malzemeye kadar ulaştım.                                                                                                                   Önce aşurenin olmazsa olmazlarından ve püf noktalarından bahsedeceğim. Sonra beraber pişireceğiz. Daha sonra da, aşure misali her anı zorlu sınavlarla dolu olan yaşantıma akacağız.  Önce benim aşuremin malzemeleriyle sizi tanıştıracağım. Şekeri olduğum YAŞAM AŞUREMİN tarifini okuyacağız. Pişirdiğiniz aşureden alacağınız lezzet el becerinizde, benim aşuremi okurken alacağınız tat, satırlar içinde kendinizi ne kadar bulduğunuzda gizlidir. Ve neticede içinde bir zerre olduğumuz yaradılış programının aşuresinin hikâyesini aktarmaya çalışacağım. İşte bu hikâyeden çıkaracağınız bilgi alacağınız tat kendi yaşam aşurenizdeki ulaştığınız lezzetle orantılı olacaktır.

1.BÖLÜM        
Aşurenin tarihçesini incelediğimizde tüm din inanışlarında yeri olduğunu görüyoruz. Evrenin yaradılışı, Hz. Yunus’un balığın karnından çıkması, Hz. İdris’in göğe çıkması, Hz. Musa’nın kızıl denizi geçmesi, Hz. İsa’nın doğumu, Hz. Adem’in tövbesinin kabul edildiği gün, Hz. İbrahim’in yanmaktan kurtulduğu gün, Hz. Yakup’un oğlu Yusuf’a kavuştuğu gün ve Nuh’un gemisinin suların çekildiğinde Cudi Dağına oturduğu gün miladi takvime göre muharrem ayının onuncu gününe rastlamaktadır. İbranicede ‘on’un karşılığı ‘aşura’ dır. Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesi yine muharrem ayının onuna rastlar. 10 Ekim680 (hicri 61) de Kerbela’da ölen 72 kişinin anısına islam aleminde bu gün hayır günüdür. Evlerde kazanlarla aşure kaynatılıp konu komşuya dağıtılmaktadır. Müslümanların bir kısmının inanışa göre aşure günü tutulan orucun sevapları saymakla bitmez. Bir diğer kısım aşure gününden bir gün öncesi ve sonrası oruç tutulmasını, o gün tutulacak orucun mekruh olduğunu savunur.
Geçmişe baktığımızda geleneklerimiz ve inançlarımızın işaretlediği şekil ibadetlerini irdelediğimizde hepsinin altında yatan geçerli gerekçeleri ve nedenlerini görebiliyoruz. Henüz daha ulaşamadığımız teknoloji ve bilgiler kim bilir bizleri daha ne kadar anlaşılır sakin nezih ortamlara çekecektir. Ancak insanoğlu yemek yeme ihtiyacını başka bir şekilde karşılayamadığı sürece tat alma duyumuz önemli bir zaafımızdır. Ve daha güzel lezzetleri insanoğlu devamlı arayacaktır. Yoklukta, olan malzemelerin karışımı ile doymacasına yapılan Aşure birçok öğretinin de simgesidir. Aşure gününde yapılan söyleşiler, insan ilişkilerini güçlendirme, çevremizdekileri tanıma, hayır işleme adına insanları düşünceye itmek, bunun keyfine vardırmaktır amaç. Aşure gereği gibi yapıldığında içinde çeşitli mineral ve vitaminleri içeren çok da sağlıklı bir yiyecektir. Vücut direncini arttıran protein ve vitaminleri bol miktarda içerir.

Kitabı satın almak için tıklayınız…